Tuesday, November 12, 2013

Cok sevdigim bir siir

Biliyorum seyehat yazima devam etmem gerek ama bu siiri yazmadan gecemiyecegim, biraz zaman ayirip okuyun, umarim begenirsiniz....

The Road Not Taken

Two roads diverged in a yellow wood,
And sorry I could not travel both
And be one traveler, long I stood
And looked down one as far as I could
To where it bent in the undergrowth;

Then took the other, as just as fair,
And having perhaps the better claim
Because it was grassy and wanted wear,
Though as for that the passing there
Had worn them really about the same,

And both that morning equally lay
In leaves no step had trodden black.
Oh, I kept the first for another day!
Yet knowing how way leads on to way
I doubted if I should ever come back.

I shall be telling this with a sigh
Somewhere ages and ages hence:
Two roads diverged in a wood, and I,
I took the one less traveled by,
And that has made all the difference.

-       By Robert Fros

Saturday, October 19, 2013

Cape Town- South Africa

Biliyorum, cok uzun zaman oldu yazmiyali ama hem is hem. universite, hem cocuk derken kendime bile ayiracak vakiti cok zor buluyorum su son gunlerde, hele hele seneye daha da yogunlasicak cunku kendi insaatlarimi yapmaya basliyacam :) her neyse, biz kaldigimiz yerden devam edelim...

Sabah erkenden kalkiyoruz tabi erken dedigim oyle sabahin 5 i falan degil.. anca 8 de kalkip kahvaltimizi yapip yollara dusuyoruz. Sakin gecen yollardan sonra inanilmaz bir sekilde trafik artiyor. Yolumuza ise N1 dan devam ediyoruz.Cape Town na yaklasmaya basladigimizi daglardan ve gectigimiz sarap ciftliklerinden anliyoruz, inanilmaz guzel bir manzara yol boyunca uzum baglarinin kapladigi tepeler, daglarin ihtisami ve havanin guzelligi ile mst olmsu bir sekilde Cape Town na variyoruz.
Cok yakin bir arkdasimiz bize kendi evini tahsis etti kalmamzi icin, kendisi ise tatile cikti, evin mazarasi ise Table Mountain, sabah yataktan kalkinca karsinda o manzara... harika bir ev. Tabi evi kendi evimiz gibi kullanmak ise inanilmaz rahatti bir hafta boyunca cok rahat ettik en cokda Alexander sevindi, evin icinde yerlerde surunmesinde hic bir sorun yoktu cunku :)
Cape Town na varidigmiz gun aslinda yeni yilin oldugu gundu , o aksam party e davetliydik, tabi yaklasik 8 saatlik bir yolucluktan sonra biraz dinlenelim oyle yilbasi kutlamasina gideriz dedik, uyandigimizda ise 1. Ocak.2013 olmustu...Canim oglum bile uyanmamis butun gece. Ailecek nasil uyuduysak ne saati fark ettik nede yilbasini, yeni yila horul horul horlayarak giren sayili ailelerden biriyiz sanirim :)
tabi o kadar saat ukudan sonra sabah , karga bokunu yemeden kalkiyoruz , haliyle uykumuzu almis ve dinc bir haldeyiz. Sabah kahvaltimizi yapip kendimizi gene yollara veriyoruz, ilk iki gunu turistik gezilere ayirmayi kalan vakittede arkadaslarla gorusmeye karar verdik.
ilk duragimiz Table Mountain....
2012 yilinda dunyanin 7 harikasi arasina girmeyi basarmis Cape Town ve Atlas okyanusu manzarali tepesi dumduz olan bir dag. Bir tarafinda Seytan tepesi obur tarafinda ise Aslan Basi deniler kucuk tepecikleri var.Dagin tepesine telereferikle yada yuruyerek cikabiliyorsunuz. Yuruyerek tepeye cikmak yaklasik 2-2.5 saat suruyor.Teleferik sizi deniz seviyesinden 302 metre yukariya dogru yaklasik 5 dk da cikariyor. Yanimizda oglan oldugu icin tepeye teleferikle cikmaya karar verdik, tabi en buyuk hatamizin yanimiza hirka almamak oldugunu dagin tepesinde, 3 adet polar cekete dunya kadar para verince anladik...Anliaycaginiz tam turist omer modundaydik... Halbuki ilk defa ziyaretimizde degildi...Tepeye varinca inanilmaz guzel bir manzara bizi bekliyordu. okyanusu,sahili,sehri her tarafa hakim hissediyorduk kendimizi. Tepede bizim gibi Cape Town na tatile gelen yeni evli cift arkdaslarimilada bulusup hemen bir cay kahve goturup, kaynatmaya basliyoruz...Konus konus bir bakiyoruz ki yaklasik 4 saatimiz tepede gecmis. Artik gunun uyusuklugumuzudur, yoksa temiz havanin carpmasindan midir, sehre inip arkadslarimizi gormeye karar veriyoruz. Hemen telefonlara sarilip bulusma noktasi belirleniyor ve ilk hedef Waterfrontl  olarak arabamiza biniyoruz.
Waterfront, Table mountain nin hemen altinda, Cape Town limani ile Stadiumun dibinde bulunan acik ve kapali alani bulunan, icerisinde, resturantlar ile bit pazari bulunan bir alis veris merkezi.Resturant ta oturdugunuzda bir tarafinizda table mountain dibinizde ise deniz manzarasi var, yani bir bira icmeden alis veris merkezinden ayrilamazsiniz, cunku manzara buna izin vermez.
Harika bir ogle yemegi, arkdaslarla yapilan doyumsuz bir sohbet, muthis bir manzara  ve hic sorun cikarmayan oglumla, aksam ustunun tadina variyoruz, zaman su gibi akip geciyor , bir bakmisiz ki aksam olmus evlere dagilmaya baslamisiz , bu gecici yeni evimize dogru giderken saniki kendi evimize gidiyormus hissini yasamak kadar tatilin tatli bir yani olmasa gerek...
Yarin na Cape Point, Penguin Beach var...uyku vakti :)

Thursday, March 7, 2013

Karoo- Beaufort West-South Africa




Bu gun bir dergide okudugum yazida seyehate cikmanin insane ruhuna, nasil olumlu bir sekilde etki ettiginden bahsediyordu.Dusununce de hak verdim degil,bazen herseyi birakip gitmenin, birey olarak ruhu dinlendirdigini kabul ediyorum.Sanirim bu yuzden bende seyehat etmeyi cok seviyorum.
Her seyahat oncesi , yeni bir yeri kesfetmenin heyecanini yasamak, her donuste  yeni yerin kesfinin sagladigi hazi duymak sanirim tarif edilemez bir mutluluk.
Sabah erken kalkip, esyalari tekrar arabaya yerlestiriyoruz ve 8.5 saatlik yolculuguma dogru cikiyoruz. Yol olarak N12 kullaniyoruz, sabahtan yollar bombos, ne kamera need trafik kontrolu, huzurlu ve mutlu bir sekilde arabayi kullaniyorum J
Yol boyunca ise cd de Red Hot Chilli Peppers ‘sin  Californication albumunu dinliyoruz. sanirim bu  albumu 1000den fazla kez dinlemisimdir. Ne hikmetse hic bikmadim dinlemekten.Alexander yol boyunca uyuyor, uyanincada onu 1-2 biskuitle kandirip tekrar uymasini sagliyoruz..
Yol boyunca fazla konusmuyoruz kari-koca, genelde Ivo uyuyor ben ise arabayi kullaniyorum J bazen sofor Nebehat oldugumu kabul eidyorum. Sanirim araba kullanmak bende meditasyon etkisi yaratiyor , hic bir zaman yorulmuyorum , belkide yoruldugumu fark etmiyorumdur.
Californication, esliginde bazen gecmise, bazende gelecege dalip giderken, en cok oglumun zaman makinasi icat etmesini ve benimde onu kullandigimi hayal ediyorum, bu hayallerlede bir bakiyorum ki , Beufort West’te varmisiz.
Varirvarmaz hemen kendimizi Karoo National Park’a atiyoruz. Karoo ile ilgili beklentim ise, Kruger National Park gibidir, gidince bir kac hayvan goruruz ve guzel bir yemek yeriz diye dusunuyorum.Ancak evdeki hesap carsiya uymuyor. Karoo, cok daha bakir,vahsi ve guzel Kruger’ra kiyasla, cok fazla turistin ziyaret ettigini dusunmuyorum. Oglen yemeyi yiyebileceginiz bir restoranti yok icerisinde kucuk bir marketi var oradan kendinize atistirmalik bir seyler alabilirsiniz.Eger Karoo’ya gitmeyi planliyorsaniz National Park’in icine girmeden yiyeceginizi ,iceceginiz alin, yada yemeginizi yerin derim.Bir tane restoranti var oda saat aksam 6 da aciliyor.
Karoo’nun bakirligi ve vahsiliginin bizi buyuledigini soylemeden gecemiyecegim.Oyle agim sahim hayvan gorucez derdinde olmadigimizdan, daglarin yapisi ,kuraakliginin buyusu ile karsimiza sevimli ,Zebra cikiyor.tabi onu akabinde Aslani da goruyoruz acik alanda.Cok sad eve guzel yollun buyuk bolumu taslik yani micir yol 4x4 icin ise ayri parkurlar var ilerlene bilecek normal yol toplamda 3 saat suruyor.Park icinde belli bir hiz limiti var, micirli yol ve etrafi seyrederkende belli bir surat yapmaniza gerek kalmiyor.
Karoo National Parkin en onemli ozelliklerinden biri ise 400 metre boyunca 50 milyon yillik fosillerin olmasi.Bebek arabasiyla rahatcana yapabileceginiz kucuk bir yuruyus sonrasi fosillerin oldugu yere variyorsunuz,gorulmeye deger…
                Fosilin disinda ise 4x4 ile park icinde belli parkurlarda gezebiliyorsunuz en onemlisi ise Nueweld Trail parkuru yaklasik 40km suruyor ve parkurun sonunda dagin tepesinde Karoo manzarasi ile bir gece gecirebiliyorsunuz ancak parkurun son 6km si ilk defa 4x4 kullananlara gore pek uygun oldugunu dusunmuyorum, biraz zorluyor.Tabi Afrika’da 4x4 kullanmak ile Turkiye de 4x4 kullanmak arasinda daglar kadar fark oldugunu soylemeliyi 4x4 icin belgeniz olmasi gerekiyor bazi yerlerde (ozel surus belgesi)
Karoo maceramisi kapilar kapanmadan bitirip kaldigimiz otele dogru yoneliyoruz harika bir otelin dai “Ye Olde Thatch “ , butun odalari bir ulkenin adlariyla aniliyor hatta ottoman odasi bile var ancak biz country ;de kaldik malum 2.5 kisilik J , fiyat olarak digger yerlere gore ucuz ve cok temiz onun disinda ise harika yemekleri var , kesinlikle tavsiye ederim.Sabah kahvaltisini ise otelin  sahibi hazirliyor.Odalarina bu isimleri vermelerinin nedeni ise otelin sahibinin gezdigi yerlerde en cok begendigi ulkerin isimlerini odalara vermis, her sene ise 2 defa Turkiye ye tur duzenliyormus, cok tatli bir bayan aksamin ilerleyen saatlerinde sarabinda guzelligi ile uyku beni bastiriyor, oglani Ivo’ya birakip ben uykuya ekiliyorum.Nede olsa yarin 500km lik bir yolculugumz olucak ve gene ben direksiyondayim, Cape Town bizi bekliyor…

Tuesday, January 29, 2013

Kimberley- South Africa

Yine dustuk yollara...
bu seferki planimiz toplamda 5000km yi kapsiyor. Johannesburgdan basliyoruz, cape town oradan da garden route en son johannesburga geri donuyoruz.Ilk duragimiz ise Kimberley.
alan olarak buyuk ama cokda kucuk sayilmayan bir sehir, yolda herzamanki gibi radarla basim derde giriyor...:) bu hiz limitleri ile benim hic aram yok. Sabah erken Johannesburgdan ayriliyoruz.Malum yol uzun Cape Twon na kadar, iki yerde geceliyecegiz. Benim oglanin sesi cikmiyor allahtan arabada beyefendinin keyfi cok yerinde uyanincada, hemen bir biskuit atiyor agizina sonra uyumaya devam :). Yol boyunca trafik cevirmelerinden hiz kontrollerinden ve yogun trafikten anca 6.5 saate variyoruz Kimberley'e.Kimberley, Elmas madeniyle dunyaca meshur bir yer, DeBeer'sin kuruldugu yerde denile bilir.Varir varmazda hemen giriste sag tarafta inanilmaz bir flamingo surusu dikkatimizi cekiyor kuzuk bir gol ve golun kenerinda-uzerinde yuzlerce flamingo goruntu bir harika ama fazla yakinlasamiyoruz cunku bir kac ay evvel golun kenerinda ceset bulduklari icin gole girisleri kapatmislar. Uzaktan uzaktan hevesimizi gecirmekle kaliyoruz,
ardindan dunyaca meshur Big Hole' le gidiyoruz,Big Holun en buyuk ozelligi elmas cikarmak icin,el ile kazinmis olan buuk bir cukur.Maden 1914 de kapatilmis ancak dunyada en buyuk elmaslar rezervlerinden biriymis zamaninda, toplamda 2720 kg elmas cikartilmis 50 bin isci ile, cukurun derinligi ise 240 metre.Dunyaca unlu Eureka elmassi buradan cikma toplamda 21.25crat. Big Hole simdi ise De Beer'sin turizmeden para kazanma yeri haline gelmis,harika bir tanitim ve isletmecilik yapmislar, haliyle para olduktan sonra hersey olabiliyor :). Madene girmeden hemen ailecek bir resmimizi cekmeden gecemiyoruz... Oglannin sesi cikmiyor Ivo ise halinden memnun bir halde once demirden yapilmis asma kopruden cukura bakiyoruz sonra ise eski bir asonsor ile yerin altindaki maden kismina iniyoruz,Asansor deki gurultu inanilmaz, oglum ve onun arabasida bize eslik ediyor. Kambersiz dugun olmaz, cocugum o kadar yol geldi madene inmez ise kusur kalirdi :). Madende kucuk birde show yapiyorlar gocuk ile ilgili , tabi bu arada madene inmeden evvel once dev ekrande, dev cukurun tarihini inceliyoruz, konu elmas olunca afrikanin kidemli kabile shefleri bile bir isci gibi calistirilmis, gorulmesi gereken kisa metrajli bir film aslinda.Muhtesem manzaradan zor ayriliyoruz.
Kalicak yer olarak ise B&B ayarlamistik yola cikmadan evvel. Bir sonraki istikamet kalicagimiz yer olan bir ciftin moteline gidiyoruz. inanilmaz derece temiz ve guzle bir ev kaldigimiz yer.Aksam icin bir kac restaurant bakyiyoruz ancak Christmas vakti oldugu icin cogu yerler kapali bizde take-away yapip motele geri donuyoruz.Oglan odada  keyfi yerine geliyor basliyor emeklemeye , zor uyutuyorum butun gun arabada uyudugu icin ama zafer benim oluyor ve uykuya daliyor en sonunda bende ardinan rahatcana bir nefes aliyorum.Sabah ise erken kalmamiz lazim, bu sefer 8.5 saatlik yola gidicez...

Friday, December 14, 2012

Turkey-Antalya part 2

Eski dostlarla gecen guzel zamananlardan sonra ailecek Kemerin yolunu tutuyoruz.Yol harika ama Ivo'nun midesi bozuk. Neden mi? bok bogazligindan dersem yanlis demis olmam ayni sey Hindistan'na gittigimizde de basimiza gelmisti zehirlenmisti orada da .Turkiye deki olayi ise onune gelen sokak saticilarinda ki taze meyve suyu diye satilan sulari icmis olmasi ne kadar taze olursa olsun o meyveler gunesin alninda gunlerce duruyor ondan sonra suyunu cikarmaya calisiyorlar...Haliyle tazelikle alakasi kalmiyor suyun sadece bozuk meyve suyundan baska bir sey olmuyor.Tabi Kemer seyehatini yarida kesip Antalya ya geri donuyoruz bu arada Alexander'rinda midesi kotu oda ishal baba-ogullun durumu ic acici degil Benim oglan guzludur Allah'tan o hemen atlatiyor ama geri kalan gunelrde Ivo'nun ne hali var ne de o ozlemle bekledigi baklavalari yeme durumu.
Geri donmemize bir kac gun kala benim cocukluk arkadaslarimla toplanti duzenliyoruz daha dogrusu onlar duzenliyorlar ben dahil oluyorum.Yillar sonra onlari gormek beni cok mutlu ediyor Yat limaninda bulusuyoruz her zamanki gibi.Aliyoruz biralari,saraplari basliyoruz demlenmeye vakit cok cabuk geciyor bir bakmisiz gece 1 olmus.Annemelr sagolsun Turkiye'ye gelmenin en guzel tarafi oglana annemlerin bakmasi ve bizimde istedigimiz yere gidebilmemizdi.Dogumdan sonra bana ozgurluk gibi gelmisti bu durum.Cunku Afrika'da kimseye birakamiyrum bir yasina kadar ben bakicam ona karar verdim en azindan o vakite kadar biraz Turkce ogretirim diye dusundugumden dolayi. Neyse bamisiz saat gec kafalar dumanli Ivo'nun midesi bozuk ama kokorecciye goturmeden olmaz.Dedim yuru gidiyoruz yiyecez Sampiyon'da soylemesi ayip cok guzeldir.Tabi bana yaramaz et yemegene...
Velasil donme vakti yaklasiyor ve bavul hazirlamaya basliyoruz gelirken bombos gelen bavulun donerken sayi olarak uce cikmasi ve tiklim tiklim olmasi beni cok zora sokuyor.Son gece annem,ablam,yigen ve teyzeme balik yapiyorum.Afiyetle yiyoruz cok ozlemisim palamutu tam da mevsimi,yanina barbun ile deniz cuprada ekliyoruz iyicene ziyafet cekiyoruz.Onlar erkenden kalkiyorlar.Annem ise ustaligini gosterme durumunda bizim bavullara el atiyor basliyor hazirlamaya...Aniden ablam panikle yanimiza gelip ucak iptal diyor bana
hangi ucak diyorum, Istanbul-Antalya.Sabah ucagimizda 7 de ama Johannesburg ucagi aksam 7 de biz son gunu istanbul'da da gecirmek istedigimizden oyle yapmistik bileti ablamda ic hat biletini kendi calistigi sirketten almisti bize.Tabi onlarda ucakta ariza nedeniyle ucusu iptal etmislerdi.Bizde yeni bilet almak zorunda kaldik.Vel hasil bir sekilde Istanbul'la ulastik.Ayrilik aglamakli oldu azicik ama inadimdan icime attim goz yaslarimz sanki onlarin onunde aglarsam zayif dusermisim gibi geliyordu...
Istanbul'da bizi Sevilaycigim karsialdi.Onunla Johannesburg'da tanismistik beni o zamanlar ucus yaptigim klupten bulmustu oda yamac parasutu yapiyordu bende, ama afrika da iki Turk kizinin bu isi yapmasi ortam arasinda hemen duyulmustu zaten cok falza insan yamac parasutu ile ucmuyordu...Birlikte yakin bir arkadaslik kurduk..
Sabah bizi havalimanindan karsilamaya gelmesine cok sevinmistim dogru onlarin evine gittik.Cok guzel bir kahvalti sofrasi hazirlamis  bizi bekliyordu..Ardindan  ise Eminonune inip diger arakdasimizlada bulustuk onuda Johannesburg'dan taniyorduk hatta esimle tanismam onun sayesinde olmustu.Guzel vakit ve guzel sohbetten sonra bizim ucus vakti yaklasiyor ve oradan ayriliyoruz.
Havalimanina geldigimizde ise gene bir huzun..Oyle yada boyle o ucaga binip donecez diyorum ve bu sefer daha rahat bir sekilde vedalasiyoruz arkdaslarimizla.
Donus gene guzel geciyor Baba-ogul uykularindan esirgemiyorlar. Olan gene bana oluyor uykusuz bir halde Johhanesburg'ga variyorum.
Kisacik gecen bu tatili tanimlamak gerekirse, hizli,mutlu ve duygulu geciyor.En cok memnun oldugum durum ise  14 saatlik ucus boyunca oglanin ses cikarmamasi oluyor.( Kulak damlasi onemliymis)

Thursday, December 13, 2012

Turkey-Antalya

Alti aylikken basladi yolculugumuz, ilk hedef Memeleket Turkiye idi.Anneanne ve teyze,kuzen ziyareti...
Toplamda 10 gun ayirdigimiz bir seyehat, tabi bunun iki gunu ise yolda gecti o ayri bir mesele. Benim icin ise 4.5 yil aradan sonra ulkyi ziyaretti.2008 Haziraniydi Istanbul'dan Johannesburg'a kalkan ucaga bindigimde, ucaga bindigimde biliyordum uzun bir sure geri donmiyecegimi, donmekte istemiyordum acikcasi ,tek ozlem ailemdi onuda bir sekilde gidereyordum,telefonla yada skypela konusarak.Turkiye'den ayrildigimda bekar ve hirsli bir kizdim.Simdi ise evli ve cocukluyum....:)
Aradan gecen onca yildan sonra Turkiye'yi ziyarete gelmek heyecan vericiydi, tek gittim uc kisi dondum...
Bana kalsa ben bir kac sene daha sonra giderdim ancak annem tornunu gormekte cok israr edince mecbur kaldik gitmeye.
Bileti Emirates ten aldik, koltuklari genis ve cocuklara iyi muamele ediyorlar diye, hakikatende oyleydi..THY'nin direkt ucusu olmasina ragmen Emirates'le Dubai aktarmasi gitmek hem daha ucuza mal oldu hemde cok memnun kaldik, aradaki aktarmadan oglanin altini falan degistimem hic sorun olmuyordu o da zaten bana hic zorluk cikarmadi sagolsun baba-ogul horul horul uyudular toplamda 14 saat suren yolculukta ben ise gozumu kirpamadim bile; ya cocuk uyanirsa,ya aglarsa stressinden birde Turkiye'yi gorme heyecanida vardi.O heyecan ise Istanbul'la alcalmaya basladigimizda goz yaslariyla akip gitti...Istanbul'la bitmiyordu tabi yolculuk daha birde Antalya'ya gecmesi vardi.
Istanbul havalimaninda ablam bizleri karsiladi ilk defa yigenini goruyordu ( Kameradan gormesi haric).Bir kosu bizi ic hatlara surukledi ki saat 5'te olan ucagimizi 4 'e aldiralim diye.. Kendisi cok beceriklidir aldirdi bizde 1 saat erken ucmus olduk Antalya'ya....Yol boyunca ablamda konusup durduk, nede olsa yillarin hasretligi var baba-ogul uyumaya devam ettiler.Antalya'ya indigimizden annem,yigenim,teyzem,amcam bizi dort gozle bekliyorlardi aslinda bizi degil benim oglani bekliyorlarmis bizleri gorur gormez ilk atladiklari bebek arabasi oldu o an anlamistim ki bizim pabucumuz dama atilmisti..Artik yeni gozde vardi ailede Alexander the Great.
Havalimanindan direkt eve gideriz diye dusunmustum ki hata etmisim hemen yemek yemege kebapciya, tabi bu yemek bana degil sevgili esim Ivo'ya yaradi.Ben vegeteryanim ne kebabi yiyecem bilemiyorum ama kasarli pide ile piyaza hayir demedim, ozlemisim o tatlari.Yemekten sonra eve dogru ilerledik yol boyunca konusmalar,sakalasmalar,eve vardigimizdan yorgun oldugumu hissetmeye baslamistim 24 saatten fazla uyumamistim cunku.Bu ev benim biraktigim ev degildi annemler ben gittikten sonra eski evi satmislar yeni eve gecmislerdi ilk defa bu evde kalacaktim, artik bir odam yoktu.Ivo ile oglan erkenden sidialr baba-ogul o konuda birbirleri ile cok iyi anlasiyorlar benim yorgunluktan yuzum bembeyaz olmus ama annemlerle konusacam ve teyzemin dolapta duran sarmalarindan tikinicam diye uykuya hayir diyordum.
Ertesi sabah ilk duragimiz denizdi. Cok ozlemistim konyaaltinda yuzmeyi bu esnada benim can arakadaslarim Izmir,Denizli,Mugla ve Ankara'dan yola cikmislardi haftasonu icin bizi gormeye geliyorlardi onlarla plajda bulustuk.Cok ozlemistim onlari sagolsunlar benim dugun icin taa Afrika'ya gelmislerdi. Hafta sonununda hep beraber bizim evde gecirdik toplam 12 kisi..hahahaha...Ama annem hazirlikliydi bildigi icin geliceklerini konu komsuyu cagirip yemek yapmsilar kazanla :)Hepberaber cok guzel bir haftasonu gecirdik;deniz,gunes,kum,dostluk....her biriyle tarif edilemez bir bagim oldugu zamanin ve aramizdaki mesafenin arkdasligimizi koreletmedigi yada yozlastirmadi doslarim oldugu icin cok sansliyim.Anilari aninda resimler ve facebook paylasimlariylada hic bir seyden geri kalmadan yaptik,hemen isimleri taglayip aninda cekilen resimleri Facebook'a yukledik (iyi halt ettik)
bir anda 3 gun bitmisti bile: hafta ici ise benim Zumosumla bulustuk (elimizi kesip kan kardes oldugumuzda kisa sortlar giyiyorduk).Benim esim Turkce bilmiyor, onunla inglizce konusuyoruz.Zumonun ingilizcesi vardir oda evlendi ama bu sefer sadece ikimiz bulusup yillarin hasretini gidermek istiyorduk tabi bunu benimkine anlatmak mumkun degil ona dedim sende gel kitabini al biz konusurken sen kitabini okursun sagolsun oda oyle yapti zaten.Biz ise her zamanki duragimiz olan Castle'la gittik tabi cok degismis artik Bistro cafe olmus, ama manzara her zamanki gibi superdi konyaalti -kemer ayaklarinin altinda falezlerin goruntusune ise diyecek soz bulamiyorum.Gun batimini soguk efeslerimizi yudumlayarak izledik,Tek kelime ile cok guzeldi.
ardindan yemekelri soyledik , yemek dedigimzde patapes kizartmasi ,kalamar tava biranin yaninda o gider tabi.Ivo basladi kitabini okumaya bizde baladik cene calmaya,lise donemelrimizden, univesiteye,evliliklerimize ,cocukalrimiza hatta kendi cocuklugumuza donmek cok guzeldi zamanin nasil akip gectigini bilemedik gzolerimden yaslar gelinceye kadar gulmeyi cok ozlemisim. Arada birde sigara tuttrduk ben birakali 6 yil oliyor onun ise bir kac yil pekde birakmis sayilmaz , ben ise kotu arkdaasim onu sigaraya alistiran...
Daha sonra tekrar baska bir gun bulusuyoruz bu sefer eslerimizdle bizi cok guzel bir balik lokantasinda agirliyorlar, harika bir aksam geciriyoruz.
Deavami,bir daha ki yazimda...